Herkesin Bir Hayali Vardır.
Gergerlinin hayali ise otuz kırk sene önce İstanbul’du.
Engebeli arazili yokluğun, yoksulluğun olduğu memleketten İstanbul hayal edilirdi. Her türlü imkanın olduğu, geçimin para kazanmanın daha rahat olduğu ve o günkü şartlarda İstanbul kazancının bol olduğu bir dönem…
Hamallık seyyar satıcılık, tekstil ve deri atölyelerinde çalışmak en revaçta olan iş alanları idi. En sonunda ise Laleli, Beyazıt, Gedik paşa, Tahtakale de kendi iş yerinin olması…
Tabi bu süreçte birçoğu bekar, evli ise de ailesi Gerger’de kalıyordu. İstanbul’dan belli aralıklarla memleket ve aile hasreti ile gelinirdi.
İstanbul’da ki çalışma ve iklim şartlarından dolayı tenleri beyazlardı. Gerger’e geldiklerinde insanlar ne kadar güzel olmuş kuzu gibi olmuş diye severdi özellikle anneler. Zamanla ailelerini de yanlarına almaya başladılar.
1985-2000’li yıllarda İstanbul’a en çok göç veren ilçelerin başında Gerger yerini aldı. Özellikle Atatürk Barajında su tutulmaya başlanmasından sonra yoğun bir göç dalgası başladı. Göç edenler büyük metropolde belirli bir takım maddi varlık edinmeye başladı ancak memleket sevgisi ve hasretini bir türlü dinmedi yüreklerinde.
Bayramlarda sılai rahim yapılır geride bırakılmış eş dost akraba ziyaret edilirdi. Son dönemlerde Gerger’de meydana gelen tatsız olaylardan sonra birkaç yıldır ziyaretçi sayısında çok düşüş oldu. Ancak bu yıl ise tekrardan insanlar ilkbaharda dağ da pancar toplamaya gelmeye başladı.
Bakir coğrafya Gerger kanyonları da bundan nasibini kapmaya başladı. Yaz aylarında yerli turistlerin yanı sıra Gergerli gurbetçilerde bu bölgeyi gezmeye başladı.
Sonbaharda eşsiz lezzeti nar ve mevsim meyveleri için gelenler. Bir de kimsenin aklına gelmeyen Gerger kalesi . Gurbettekiler bunların özlemi ile yaşıyorlar.
Dedik ya Gergerlilerin hayalleri sadece hayal olarak kalıyor ve öylede güzel oluyor.
Taha Yasin