GERGER

TARİHTE GERGER ENTRİKALARI

Rişvan mukataası 1750 Nisan ayı başlarında, Enderun–ı Hümayun hazine kethüdası Halil ile ortaklarının malikâne suretiyle uhdelerinde bulunuyordu. Ancak Rişvan Aşireti’nin Dalyanlı Oymağı kethüdası Ali, oğlu Mehmet ve yine aynı aşiretin Mülükanlı Oymağı’ndan Zeynepoğlu Bekir ve yandaşı olan birtakım eşkıya ile 1747 yılından beri Adıyaman ve Antep yörelerinde gezerek cebren halkın zahire ve davarlarını gasp edip, yolları keserek yolcuların eşyalarını yağlamayıp, Kızılin köyü ihtiyarı Ebubekir adlı şahsı katl edip, eşyasını yağmalamışlardır. Aynı eşkıya grubu Antep’e bağlı Kösetir? köyünden üç kişiyi katl edip köyü de yakıp yıkmışlardır. Durum, Rişvan voyvodası Ömer tarafından saltanata arz edilmiştir. Bunun üzerine saltanat makamı 1750 yılı Nisan ayı başlarında (Evail-i Rebiülahir 1163) söz konusu eşkıyanın yakalanarak gerekli cezalara çarptırılmaları konusunda Maraş ve Rakka Valileri ile Hısn-ı Mansur kadısına hüküm gönderilmiştir (BOA, Maraş Ahkâm, 1/261). Benzer bir olayda da Gerger kazasında meydana gelmiştir.

Gerger kazasının Taşili nahiyesine tabi Kerkah ve Tezvinüd köyü sakinlerinden Ali Bey ve Muhammet Bey, saltanat merkezine 1766 Haziran ayında sundukları şikâyet dilekçesinde; Merdisi Aşireti’nden Molla Osmanoğlu İbrahim ve kardeşi Osman adamlarıyla birlikte 1763 yılında Kerkah ve Tezvinüd köylerine saldırıp, hububat cinsinden olan bütün mahsullerini gasp edip üç bin kuruş değerinde mal ve eşyalarını yağmalayarak evlerini ateşe vermişlerdir.

Bunlar yakalanıp mahkemeye çıkarıldıklarında yağmaladıkları mal ve eşyaların bedellerini sahiplerine ödemeleri konusunda hüküm verilmişken söz konusu şahıslar bir kuruş dahi ödememişlerdir. Bundan başka 1764 yılında mezkûr Tezvinüd köyü halkının bin kuruş değerindeki ürünlerini gasp etmişlerdir. Bu konuda saltanat merkezinden Malatya mutasarrıfı ve Gerger kadısına 1766 yılı Haziran ayı ortalarında ( Evasıt-ı Muharrem 1180) gönderilen hükümde söz konusu eşkıyanın halktan gasp ettikleri mal, eşya ve mahsulâtın bedellerinin tamamen tahsil edilerek sahiplerine iade edilmesi istenmiştir (BOA, Maraş Ahkâm, 2/88).

Gerger kazasının Yelile köyü sakinlerinden Seyyid Halil ve kardeşi Hamit adlı kişiler kadıya başvurup, Gerger kazası sakinlerinden Ahmet Bey, kardeşi Abdurrahman, amcasının oğlu Türkmenbeyoğlu Bekir, Nakipoğlu ve Makribanlı Aşireti’nden Hacı Caferoğlu Hamit ve oğlu Hasan ve kardeşinin oğlu Halit ve Cihanbeyli Aşireti’nden Hakverdi ve kardeşleri Sülo ve Mehmet; Topal ve kadeşi Kürt Bozo adlı kişilerin 1767 yılı Aralık ayı sonlarında kırk elli kadar adamıyla kazalarını basıp, davarlarını gasp ettiklerini iddia etmişlerdir. Adı geçen kişiler Gerger kazası civarında Sukine adlı mahalde yetişip davarlarını talep ettiklerinde eşkıyalar, bunlara saldırarak kardeşleri Sarı Mehmet’i silahla yaralayıp ölümüne sebep olmuşlardır.

Yine Gerger kazasında Cihanbeyli Aşireti’nden Halilbeyoğlu Ahmet, Gevri, Kara Mustafaoğlu Ömer ve Veli Yusuf olarak bilinen eşkıya tekrar gelip köylerine baskın vererek maktul Sarı Mehmet’in oğlu Yusuf’u da mızrakla darp edip öldürerek, mallarını yağmalamışlardır. Bu eşkıya takımının şer-i şerife ve güvenlik kuvvetlerine itaatleri olmadığından saldırganlıkları günden güne artmıştır. Bu konuda Rakka valisi ve Gerger kadısına 1767 yılı Aralık ayı sonlarında (Evail-i Şaban 1180) gönderilen hükümde, söz konusu eşkıyanın Yelile köyü sakinlerinden gasp ettikleri mal ve eşyaların tahsil edilmesi ve katl ettikleri şahısla ilgili davanın görülerek gereğinin yapılması istenmiştir (BOA, Maraş Ahkâm, 2/106). Yine 1777 yılında Rakka Valisi, Maadin-i Hümayun emini, Malatya mutasarrıfı ve Malatya naibine gönderilen bir fermanda, Malatya’nın Kâhta nahiyesi sakinlerinden ve Rişvan Aşireti mensuplarından Şerefhanoğlu Halil ve akrabaları ile oluşturdukları iki yüzden fazla eşkıya, Kâhta çevresinde üç yüz otuz adet davarı gasp etmişlerdir. Aynı eşkıya grubu Süslek köyünde Malatya tüccarlarından birinin iki katır ve sekiz merkebini de yükleriyle beraber gasp etmişlerdir (Firdevsoğlu, 2013: 56). XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Adıyaman’da ahali arasında arazi anlaşmazlıklarının da olduğu görülmektedir.

Gerger kazasının Divrikli köyü sakinlerinden Şeyh Bekir adlı kişi bu köyde otuz yılı aşkın bir süreden beri ekip biçtiği öşür ve diğer vergilerini verdiği tapulu arazisine yine aynı köyde sakin Cihanbeyli Aşireti’nden olan Okoğlu arazinin çok daha eskiden kendisine ait olduğunu bu nedenle araziyi Şeyh Bekir’e vermeyeceğini iddia etmiştir. Şeyh Bekir bu şikâyetini saltanata bildirmiş, saltanat makamı da Gerger kadısına 1783 yılı Nisan ayı ortalarında ( Evasıt-ı Cemaziyyelevvel 1197) hüküm göndererek söz konusu arazinin kime ait olduğunun tespit edilerek haksız yere müdahalenin önlenmesi istenmiştir (BOA, Maraş Ahkâm, 3/15).

gönderilen bir hükümde, Rişvan Aşireti’ne tabi Dalyanlı Cemaati kethüdası Ali Bey ve Deli Velioğlu Mustafa, Hüseyin, Akdemoğlu Kel Mehmet ve Sağır Yusuf isimli kişiler Yusuf’un hanesini basıp on kese mal ve iki bin kuruşluk raht6 ve pusatlarını gasp etmişlerdir. Bunun üzerine gasp edilen malların geri verilmesi, ceza olarak da Rakka’ya sürülerek orada iskânlarının sağlanması konusunda gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir (BOA, Maraş Ahkâm, 2/28). Bunun bir benzer örneğini de Behisni kazasında görmekteyiz.

Behisni kazasında bulunan Hüveydi Aşireti eşkıyasının adam öldürme, gasp ve yağmalama hareketlerinde bulundukları, bu cümleden olarak halkın yüz bin kuruşluk mal ve eşyalarını gasp ettikleri görülmüştür. Bu eşkıyalık hareketleri beş yıl boyunca devam etmiş neticede Hüveydi Aşireti mensupları 1792 yılında Rakka’ya sürgün edilip, orada iskân edilmeleri konusunda ferman çıkarılmıştır (Firdevsoğlu, 2013: 56). Osmanlı Devleti’nde genellikle huzursuzluk çıkaran konargöçer aşiret mensuplarının Rakka çöllerine sürüldüğü bilinmektedir; ancak arşiv belgelerinde eşkıyalık hareketlerinde bulunan yerleşiklerin de Rakka’ya sürüldükleri görülmektedir.

Bu konuda ilginç bir örnek Gerger Sancağı’nda meydana gelmiştir. Gerger Sancağı’nın Suval köyünde Kadı Hüseyinoğlu Süleyman 20 civarında silahlı adamıyla yine Gerger’in Sulu köyüne hücum ederek Abdulhamid ve Seyyid Şahin adında iki şahsı öldürüp evlerini yağmalamışlardır. Bu eşkıya grubuna ilaveten 30 kadar evin eşya ve mallarını gasp etmiş ve 200 kadar hayvana el koymuşlardır. Bunun üzerine Suval köyü halkının tamamının Rakka’ya sürülmesine karar verilmiştir (Demirci ve Arslan, 2012: 905).

XVIII. yüzyılda Adıyaman’da eşkıyanın halka verdiği zararların mahalli yöneticiler tarafından suçlulara ödettirildiği, böylece devletin şefkat elinin vatandaşa uzatıldığı görülmektedir. Bu örnek günümüzde sosyal devlet anlayışı ile örtüşmesi açısından önemlidir. Adıyaman ve Behisni tarafına gelmekte olan Rişvan Aşireti’nden bir eşkıya grubu Gerger kazasında 102 hane yakarak tahrip etmişlerdi. Bu durum karşısında kayıtsız kalmayan Harput mutasarrıfı Veysi Paşa, yakılmış olan evleri söz konusu eşkıyaya tekrar yaptırmıştır

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maraş Ahkâm Defterleri, No. 1/ 2/ 3., BOA, Mühimme Defterleri, No. 161/ 163. Araştırma ve İncelemeler ACUN, Fatma, (2002), “Celali İsyanları (1591-1611)”, Türkler,C. IX, Ankara. AKÇADAĞ, Göknur, (2012), “16. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağı’nda Eşkıyalık Hareketleri: Malatya Sancağı Örneği”, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 3. BESİM, Darkot, (1993), “Hısn Mansur”, İA.,C. V/I, İstanbul. DEMİRCİ, Süleyman ve Arslan, Hasan, (2012), “Osmanlı Türkiye’sinde Bazı Aşiret, Cemaat ve Taifelerin Eşkıyalık Faaliyetleri ve Bunların Merkez-Taşra Yazışmalarındaki Yansımaları: Maraş Eyaleti Örneği (1590-1557)”, Turkish Studies, S. 7F/3. DEVELİOĞLU, Ferit, (2008), Osmanlı-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitapevi, Ankara. FİRDEVSOĞLU, İsmail, (2013),”Adıyaman Yöresi Aşiretleri”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş. GÖĞEBAKAN, Göknur, (2012), “Doğu Anadolu’nun Osmanlı Hâkimiyetine Girişi”, Türkler, C. IX, Ankara. İLGÜREL, Mücteba, (1993), “Celali Ayaklanmaları”, DİA, C. VII,Ankara. _________, (1993), “Levent”, DİA, C. XXVII, Ankara. _________,(1993), “Anadolu İsyanları”, DİA,C. III, Ankara

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu