KÖY TANITIMLARI

Aşağıdağlıca köyü

AŞAĞIDAĞLICA KÖYÜ

Aşağıdağlıca köyü yerleşim itibari ile 2000- 2500 yıllık bir geçmişe sahiptir. Aşağıdağlıca da ilk yerleşimlere Kommagene krallığıyla başladığını söyleyebiliriz. Buna kanıt olarak köyün eteğine kurulduğu Kurdek dağında o döneme ait gözlem kulesi olarak kulanılan kalenin kalıntılarıdır.

 

Ayrıca yapılan araştırmalara göre o dönemde köyün deresi kıyınsında değirmenler bulunuyordu. Ayrıca o dönemde kurdek dağı eteklerinde Aşağıdağlıca’ya yakın olan mezralarda bağcılık yapılmakta olunup şarap üretiliyordu. Günümüz yerleşkesini ise yaklaşık 200 300 yıl önce Konya’dan kan davası yüzünden kaçıp buraya gelen beş kardeşle başlar. Bu beş kardeş geldikleri bu topraklarda çeşitli bölgelere geçip kendi ailelerini kurarlar.

 

Aşağıdağlıca’yı kuruluşuna sebep olan olay ise bilinen anlatılara göre şuanda Burçaklı (MIRTAN) köyü olarak bilinen yerde Kur adında zengin ve oranın ağası konumunda olan Aşağıdağlıca’nın atası yaşamaktadır. Aşağıdağlıca köyü ise o zamanlar bir arazı parçası ve şuanda Yukarıdağlıca olarak bilinen Zerran’lıların elindedir. Zerran’lılar bu araziyi satmaya karar verir. Burçaklı da yani Mırtan’da yaşayan Kur burayı Zerran’lılardan satın alır.

 

Kendisi buraya bakamayacağından Nohutlu köyünden olan İvi Ege’yi yanına alır, ona buralara bakmayı ve ortaklaşa paylaşmayı teklif eder. İvi Ege’de bunu kabul eder. Bunun üzerine İvi Ege yanına iki oğlunu ve çobanını alarak Erbaüne (aşağıdağlıca) yerleşir. Daha sonra şuanda Dağdeviren olarak bilinen köyde o zamanlar Çavuşanlar yaşamaktadır.

 

Çavuşanlar savaşçı bir yapıya sahiptirler. Bir gün Çavuşanların çobanı sürüsünü alarak Erbahün arazilerinde otlatır, ekilmiş arazide sürüyü otlattığını gören İvi Ege iki oğlunu ve çobanını gönderir. Bunun üzerine Çavuşanların çobanı kaçmaya başlar. İvi Ege’ nin çobanı ve iki oğlu Çavuşanların çobanını şu anda Qalaqisk olarak bilinen yerde silahla vurarak öldürür.

 

Bunu haber alan Çavuşanlar silah kuşanıp İvi Ege’nin iki oğlu ve çobanının peşine düşer. Çavuşanların geldiğini gören İvi Ege'nin iki oğlu ve çobanı kaçmaya başlar, en son şuan köyün ilkokulunun bulunduğu yerde Çavuşanlar İvi Ege nin iki oğlunu ve çobanını öldürür…

 

Bu acı olaydan sonra İvi Ege yalnız kalır, karısı da ölmüş olan İvi Ege köyü terk eder ve kendi köyü olan Nohutlu’ya geri döner.. Bu olay üzerine köyde yalnız kalan ve tek başına burada yaşayamayacağını anlayan Kur Nohutluya giderek İvi Ege’yi tekrar çağırır ve İvi Eg’ ye; “Madem ki bu topraklar üzerinde kan döktün. Bu topraklar da senin de hakkın doğmuştur” diyerek tekrar topraklarına bakmasını ister. İvi Ege yaşı yetmişlerde artık ihtiyarlamıştır. Daha hala bir umudun var olduğuna inanan arkadaşı Kur İvi Egeyi evlendirmeye karar verir ve Sakon (Esencik) da yetişkin ama hiç evlenmemiş bir kız bulur ve evlendirir. Bu evlilikten beş Yılda beş erkek çocuğu olan İvi Ege Kur'un ailesi ile birlikte Aşağı dağlıca köyünün şuan da olan durumunun temelini atarlar. KUR’UN ÇOCUKLARI: EMKOR MIÇKOR OSKOR MOMKOR ( Aloman ) Momkur'un Oğludur.

 

İVİG’İN ÇOCUKLARI: AVON ELON HINON KASON HESON

 

Bilinen bu olay köyün ileri gelenlerinden tutunda gençlerine kadar Aşağıdağlıca’da herkes tarafından bilinmektedir. Bu olayın yaklaşık 200-300 yıl önce yaşandığı tahmin edilmektedir. Aşağıdağlıca aslen bir Kürt köyüdür ve Kürt geleneklerinde eskiden yedi baba adını bilmeyene kız verilmediği için herkes kendi aslını bilir ve kendi çocuğuna anlatırdı. Bu gelenek kısmen sürse de eskiye nazaran azdır ama biz bu olayları ve tarihleri bu gelenek sebebiyle öğreniyoruz.

 

Bu ailenin temelini atanlar. Beş kardeş Konya dan geldikten sonra Gerger’in belirli yerlerine dağılırlar. Bu beş kardeşten gelen nesil Gerger de 13 köyü kapsayan CÜLLER aşiretini oluştururlar. bu beş kardeşten birisi MIRT'dır. Şu anda Mırtan yani (Çamiçi,Burçaklı) dediğimiz iki köyün atası olarak bilinen MIRT, Aynı zaman da KUR'un babasıdır. Bu olay aslen gerçektir ve nerdeyse 400 yıllık bir geçmişi olup bundan öncesi hakkında da bilgiler bulunmamaktadır……

 

Kültür: Aşağıdağlıca bir Kürt köyü olup gelenek ve görenekleri genel olarak güneydoğu gelenekleri ile eşdeğerdir. köyde aşiret kavramı eskiye oranla güçlü olmasa da yine hakimdir.düğünleri davullu zurnalı olmakla beraber kendine has oyunları vardır.

 

Coğrafya : Adıyaman iline 110 km, Gerger ilçesine 8 km uzaklıktadır.

 

İklim : Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir.

 

Nüfus : Yıllara göre köy nüfus verileri

 

2007: — 2000: 372

1997 :400

 

Ekonomi :

 

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

 

Muhtarlık :

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

 

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları

1966 Mehmet ÖZTÜRK 1971 Mehmet ÖZTÜRK 1976 Mehmet ÖZTÜRK 1981 Mehmet ÖZTÜRK

1986 Yusuf KARAKUŞ 1991 Yusuf KARAKUŞ 1996 Yusuf KARAKUŞ

2009 – Mehmet Osanoğlu 2004 – Mehmet Osanoğlu

 

Altyapı bilgileri :

 

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

 

Aşağıdağlıca’nın aslen ismi Kürtçe olan Erbahüne Jerındır. 1950 li yıllara kadarda resmi kayıtlarda Erbahüne Jerın olarak geçer ama Adıyaman il olup Gerger’e bağlı bir köy olunca o dönemdeki Türkçe olmayan isimleri değiştirme kanunlarıyla beraber Aşağıdağlıca olarak değiştirilir. ERBAHÜN ismi İran da kışın en soğuk kırk günü olarak kutlanan Erbain ile eş değerdir. İran’da her yıl kutlanan Erbain şenlikleri ayrıca resmi tatildir de.

 

Erbain hakkında ansiklopedik bilgi: Erbain kışın en şiddetli geçen kırk günü. Halk arasında senenin günleri Hızır (yaz) ve Kasım (kış) diye ikiye ayrılır. Kasım günleri Miladi 8 Kasımda girer, 6 Mayısa kadar 179 gün Şubatın 29 çektiği artık senelerde 180 gün sürer. 6 Mayısta Hızır günleri başlar. Kasımın en şiddetli günleri de gündönümü denilen 22 Aralıkta başlayan erbaindir. Kışın en karlı, tipili ve soğuk zamanıdır. Halk arasında “zemheri, karakış” da denilen bu günler 31 Ocak’a kadar 40 gün sürer ise de, bazı seneler hafif, bazı seneler şiddetli ve uzun olduğundan kesin süre tayin edilmez.

 

Erbainden sonra 21 Marta kadar devam eden “Hamsin” girer ve 50 gün sürer. Fakat şiddeti erbain kadar değildir. Eskiden erbainin çıkması ile halk arasında kurbanlar kesilir ve bu günler hasta olmadan, sıhhatli atlatıldığı için Allah’a şükredilir; eşe-dosta ziyafetler verilirdi.

 

Erbain tabiri tasavvuf ve hadis ilminde de kullanılır. Tasavvuf yolunda bulunanların, nefslerinin kırılması için, 40 gün bir hücreye (odaya) çekilerek ibadet etmelerine “Erbain” denir. Bu erbain günleri takvimlerdeki erbain (kışın en şiddetli zamanı) günlerinde yapılırdı.

 

Hadis ilminde ise, Peygamber efendimizin: “Ümmetimden kim kırk hadis ezberlerse, kıyamet günü fakih olarak diriltilir ve benim şefaatime kavuşur.” buyurması üzerine, İslam alimleri halka kolay olsun diye 40 hadisi içine alan hadis kitapları yazmışlar ve bu kitaplara “Erbain” adını vermişlerdir. Bunların en Ünlülarından bazıları; İmam-ı Nevevi’nin, Ahmed İbni Kemal Paşanın, İmam-ı Birgivi’nin Erbain adlı eserleridir. 

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

KAYNAK: Aşağıdağlıca sakinleri

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu